Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Halil İbrahim Düzenli, “İstanbul Türbeleri”, Antik Çağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi, c. 8, Coşkun Yılmaz (ed.), M. Akif Aydın (proje yön.), TDV İSAM & İBB Kültür AŞ. Yay, İstanbul, 2015, 428-449.
XIV. Yüzyıl sonların Osmanlı Devleti’nin fethetmesi ile hızla büyüyen ve Anadolu’nun en büyük kentlerinden biri haline gelen Bursa, XV. yüzyılda ticari ve sosyal bir merkez olmuştur. Bursa’da ticaretin hızla gelişmesinde şüphesiz ipekçilik, ticari yollar, esnaf örgütlenmesi ve yabancı tüccarların önemli rolü oynadığı bilinmektedir. Bursa XVI. yüzyıl ortalarına kadar ticaret ile birlikte hızla gelişme gösterirken XVII. ve XVIII. yüzyıllarda devletin içinde bulunduğu siyasi durum, iç sorunlar ve isyanlar sonunda devlet durağan bir hâle bürünürken Bursa’da bundan nasibini almış ve ticari hayatta durağan bir dönem yaşamıştır. XIX. Yüzyılda ise Batılılaşmanın etkisi ile başlayan değişim Cumhuriyet dönemi ile günümüzde de devam etmektedir. Anadolu coğrafyasında ilk örnekleri X. ve XI. yüzyıllarda verilmeye başlanan külliyeler Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti olan Bursa’da da XIV. yüzyılda Bursa’nın Fethi ile birlikte ortaya çıkmıştır. Orhan Gazi, I. Murad ve Yıldırım Bayezid dönemlerinde önemli külliye örnekleri verilmiştir. I. Murad zamanında Edirne her ne kadar Osmanlı Devleti’nin yeni başkenti olsa da Bursa asla önemini kaybetmemiştir. Bundan dolayı da gerek Osmanlı hanedanı gerek diğer devlet idarecileri ve önde gelen kişiler Bursa’ya külliye yapımına önem vermişlerdir. XVI. Yüzyılda Osmanlı Devleti parlak bir çağ yaşarken Bursa’da aynı şekilde parlak çağ yaşamıştır. Bundan dolayı da Bursa’da han yapımı büyük bir ivme kazanmıştır. Ancak XVII. ve XVIII. yüzyıllarda devletin içinde bulunduğu siyasi buhranlar Bursa ve diğer kentlerde külliye yapımında bir duraklama getirmiştir. XIX. Yüzyılda ve XX. Yüzyılda ise külliye inşaatı sona ermiştir. Bugün Bursa’da bulunan hanlar ve külliyeler sadece ticaret veya hayır işlevi görmüyor, yapılan restorasyon çalışmalarıyla öz mimarilerine kavuşturularak Bursa’ya tarihi bir hizmet vermektedirler. Bu durum da Bursa’nın sosyokültürel alanda hızla gelişmesine imkânlar vermektedir.
ANADOLU SELÇUKLU MEDRESELERİ VE DARÜŞŞİFALARINDA TÜRBE
ANADOLU SELÇUKLU MEDRESELERİ VE DARÜŞŞİFALARINDA TÜRBE2019 •
Giriş Bu çalışmada öncelikle Anadolu Selçuklu medrese ve darüşşifalarında yer alan türbeler bani, tarih, konum, plan ve mimari özellikleri açısından ele alınmıştır. Özellikle günümüze ulaşan az /sınırlı sayıda darüşşifa örneği olduğu için Selçuklu devletine tâbi eş zamanlı kurulan Mengücekli Beyliği'nin bir yapısına da yer verilmiştir. Selçuklu döneminde yeni fethedilen şehirlerde askeri, dini ve sosyal işlevli yapılar inşa edilerek kentlerin değişimi ve gelişimi hızlandırılmıştır. Bu kentlerde eğitim ve sağlık yapılarının varlığı, çeşitliliği ve çokluğu yerleşimin gelişmişlik düzeyi ve kültürel ortamının zenginliğini ortaya koymaktadır. Şehir içinde bulunan eğitim ve sağlık yapıları/medreseler-darüşşifalar işlevleri ve plan tasarımları açısından ortak özellikler yansıtmaktadır. Birbirine bitişik "medrese-darüşşifa", "cami-darüşşifa", "cami-medrese" örnekleri olduğu gibi bağımsız inşa edilen medrese ve darüşşifalar da bulunmaktadır. Bu bağlamda türbelerin yapılardaki konumu, avlu çevresindeki diğer mekânlar ya da çevresiyle ilişkileri bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmiştir. Selçuklu medrese ve darüşşifaları çoğunlukla açık ya da kapalı avlulu plan şeması yansıtmaktadır. Medreselerdeki mekânsal dağılım incelendiğinde genellikle dikdörtgen, bazı örneklerde kare ya da kareye yakın dikdörtgen planlı açık ya da kapalı avluların çevresine dizilen sayıları bir-dört arasında değişen revak sıraları ve eyvanlar, öğrenci odaları, kışlık-yazlık dershane odaları ile imaret, kütüphane, mescit ve türbe gibi farklı işlevli birimler yer alır 1 .
Halil İbrahim Düzenli, “XVI-XVII. Yüzyıl İstanbul Mimarisi”, Antik Çağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi, c. 8, Coşkun Yılmaz (ed.), M. Akif Aydın (proje yön.), TDV İSAM & İBB Kültür AŞ. Yay, İstanbul, 2015, 176-243.
Journal of Ottoman Studies / Osmanlı Araştırmaları Dergisi, 55
'Üzerime bir kubbe ve âsâr binâlar etmen' : Osmanlı Mimarlığında Açık Türbe Modası (1661-1763) / ‘Do not build a dome and monuments on me’: Uncovered Tomb Taste in Ottoman Architecture (1661-1763)2020 •
Ottoman tradition of domed tomb architecture disappears dramatically in the mid-seventeenth century. There is no example of a domed tomb built in this period, which lasted nearly a century. The domed tombs are replaced by uncovered tombs or hazires. The first example of the new fashion is the Köprülü Mehmed Paşa Tomb. According to Wheler and Spon who were in Istanbul around 1675-1676, Mehmed Paşa who haunted both Fazıl Ahmed Paşa [son of him] and Sultan Meh-med IV’s dreams, begs for water to be relieved, saying that in the tomb he is lit in fla-mes. Telling their dreams to each other, the vizier and sultan consulted the müfti who recommends demolishing the dome to allow rain water to fill up the grave to refresh Paşa’s body. Then, the dome of the tomb was demolished and an uncover tomb was arranged. In this fantastic narrative, the müfti who suggested the demolition of the dome was probably Vanî Efendi, a follower of the ideas of Kadızâdeliler that was a religious movement against tombs, who influenced both sultan and vizier with his sermons. Even though, Vanî Efendi lost his favour after the defeat in siege of Vienna in 1683, Feyzullah Efendi, a student and son in law of him, gained prestige in the eye of Ottoman dynasty and Köprülü Family. Being Şeyhülislam, Feyzullah Efendi was very influential during the reign of Mustafa II. Two of his sons became Şeyhülislam during the reign of Mahmud I, however, the influence of the family came to end with the enthronement of Osman III. The new tomb tradition, the first example of that was the Tomb of Köprülü Mehmed Paşa, started with the arrival of Vanî Efendi in İstanbul with Fazıl Ahmed Paşa’s invitation, ended when Feyzullah Efendi’s son, Murtaza Efendi was dismissed by Osman III in 1755. In 1756, the first domed tomb constructed after about a century. The last example of the uncovered tomb tradition/taste became the Râgıb Paşa Tomb built in 1763. The aim of this paper to discuss the religious motivations behind building uncovered tombs with a focus on the religious tendency of Vanî Efendi, Feyzullah Efendi and his family.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
2016 •
Osmanlı Araştırmaları II - Doğu ve Batı Türklüğünün Ortak Tarihi Devirleri ve Münasebetleri Edebiyat-Kültür-Sanat
Sanatın Simgeleştiği Çağdaş İki Büyük Örnek: Osmanlılar ve Babürlüler2018 •
Kırıkkale'de Türk Devri Mimari Eserleri
Kırıkkale'de Türk Devri Mimari Eserleri (Yüksek Lisans Tezi)2019 •
2014 •
Osmanlı Macaristanı’nda Tekkeler, Türbeler, Şehitlikler ve Mezar Taşları
Osmanlı Macaristanı’nda Tekkeler, Türbeler, Şehitlikler ve Mezar Taşları2019 •
Antik Çağ'dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi, Cilt VIII: Mimari
İstanbul Erken Dönem Osmanlı Mimarisi2015 •
Tubav Bilim Dergisi
Eskişehir İli Seyitgazi İlçesi Yazıdere Köyündeki Eski Alevi Zaviyesi: Üryan Baba Manzumesi2013 •
Düşünen Şehir, Mimar Sinan Özel Sayısı
Mimar Sinan Camilerinde Sembolik Unsurlar2019 •
Yavuz Sultan Selim Dönemi ve Bursa
İstanbul'daki Sultan Selim Cami ve Külliyesi'nin Tamir ve Onarım Faaliyetleri (1850-1900)2018 •